run away with

  1. (a) alıp kaçmak, kaçırmak.
    He ran away with his neighbor's daughter: Komşusunun kızını kaçırdı.
    (b) aşırmak, çalmak.
    He's run away with all my jewels: Bütün mücevherlerimi çalıp kaçtı. (c) kapılmak, aldanmak, inanmak.
    Don't let your temper run away with you: Öfkeye kapılma.
    Don't run away with the idea that you needn't work: Çalışmaya ihtiyacın olmadığı fikrine kapılma/ inanma.
    He lets his feelings run away with his judgment: Hislerine kapılarak karar verir. (d) (yarış vb.) kolay kazanmak.